24 Ağustos 2015 Pazartesi

DRAM İle Biten Aşk Hikayem Part 1

Genelde yazılarımı bilgi amaçlı yazmaya özen gösteriyorum. Ama belli bir yerden sonra olaya insanın duyguları da karışıyor. Şuan canım çok sıkkın. Birisini arayıp bu saatte de darlamak istemiyorum.Geriye burası kaldı. Anlatmazsam çatlayabilirim. 4 gündür evden çıkmıyorum. Evden çıkmamamın sebebi anlatacaklarım değil ama.İnsanlardan çok bunaldım. Evde kafa dinlemek iyi gelebilir. Gerçi 2. günden sonra hiçbir şey yapmamakta sıkıyor insanı..

Muhterem şahısı ilk 9 mayıs 2015 tarihinde gördüm. Belediye ile birlikte organize ettikleri maker demo day günlerine ev sahipliği yapıyordu. Bizi de yaptığımız bir işten dolayı davet etmişlerdi. Ben hayatımda bu kadar cool bir adam daha görmemiştim. Yakışıklı değildi.Keza çirkinde denilemezdi. Ama çok başka bir aurası vardı. Mavi düz gömleği, siyah kot pantolonu ve spor ayakkabılarıyla sıradan bir tarzı vardı. Ayrıca penguen gibi bir duruşu vardı. yürürken ve ayakta dururken ayakları dışa bakıyordu. O bile çok hoşuma gitmişti. Onunla hiç iletişim kuramamıştık o gün. Organizasyonu aşırı sempatik kuzeniyle birlikte düzenlemişler. Bizimle hep kuzeni ilgilendi. Gönül ya bu nerde ulaşılamayacak bir şey var gider ona tutulur. Diğer katılımcılar da dahil herkes birbirini tanıyordu. Dışardan sadece biz vardık .Yabancılığımız 100 metre öteden anlaşılırdı. Saolsunlar ki hepsi ayrı ayrı bizle ilgilendiler. Yabancı olduğumuzu hiç hissettirmemişlerdi. Hatta bizi evlerinde ki partilerine bile davet etmişlerdi. Tabi malum şahıs radara girmişti bir kere. O partiye gitmemek yakışık almazdı... Neyse akşam 23:00 suları biz partiye teşrif ettik. Partiye ilk gelenler arasında yerimizi aldık. Ortam yabancı olunca bizde bize verilen saatte geldik. Aslında verilen saatin daima 1 saat ilerisi olduğunu düşünememiştik. Parti X kişisinin evinde yapılıyormuş meğersem. Şans o ki evde 1 sokak ötemdeymiş. Evlerimizin mesafesi camdan baksak birbirimize el sallarız yakınlığında yani..

Neyse eve vardık. Girdik içeriye. Evde sarışın bir çocuk; kırmızı gözlüklü, kısa saçlı bir kız ve X kişisi var. Bizde 3 erkek bir de ben. Sarışın çocuk dj setiyle uğraşıyor. Benimki ortalıklar da dolanıyor. Ev dubleks bu arada. Koltukta oturan kızın yanına bende oturdum. İletişim kurmaya çalışıyorum. Bende de çok saçma bir durum var. Birisinden hoşlandıysam o kişiyle hiç konuşmam. Yüzüne bile bakmam.Sanki hoşlandığımı anlayacakta rezil olcakmışım hissi var. Yok be ne hoşlanması modlarında :) Ama o hariç ortamdaki herkesle iletişim kurarım. Kıza sorular yöneltiyorum muhabbet ilerlesin diye. Kız cevaplıyor susuyor. İletişimin temelinde sen bir şey sorarsın. O cevaplar. Aynı soruyu onunda sormasını beklersin. Muhabbet böyle soru cevap şeklinde ilerler. O zaman anlayamamıştım şimdi düşününce kız benden hoşlanmadı. Nedenini de ilerleyen partlar da anlatırım...Allah tan sarışın çocuk durumu fark etti ve hemen bizle sohbete koyuldu . Benimki dersen ortalıklar da yok. Yavaş yavaş insanlar gelmeye başladı.

Ve parti zamanı. Devamını da 2. partta anlatacağım...


22 Ağustos 2015 Cumartesi

Suyunuzu Renklendirin


Teknoloji geliştikçe insanların bilgiye ulaşması günden güne kolay hale gelmektedir. İnsanlar artık daha bilinçli hale geldi. Hepimiz sağlık konusunda iyi kötü bilinçlendik. Küçük bir rahatsızlığımız da ilaçlara sarılmamamız gerektiğini geçte olsa kavradık. Hal böyle olunca alternatif tıp göz ağrımız oldu.

Sıcak yaz günlerinde içtiğimiz suyu renklendirmeye ne dersiniz. Güzelliğin % 50 si dıştan sağlansa da geri kalan % 50 lik dilim içten sağlanırsa tam verim elde etmiş oluruz. Kullandığımız bakım ürünleri, yaptığımız spor derken yediğimiz içtiğimiz şeylerinde önemi büyük. Işıl ışıl bir cilt, parlak saçlar için içimizi de güzelleştirmemiz gerekir. Ne yersen o sun cümlesi çok doğru bir sözdür. Güzelliğine düşkün ve kilo problemi olan bayanlarımız için kendimin de uyguladığı detoks suyundan bahsetmek istiyorum.

Yediğimiz, içtiğimiz herşey, kullandığımız ilaçlar, soluduğumuz hava, alkol, sigara, yanlış yapılan diyetler, hatta stres bile vücudumuzda toksik birikmesine sebep olur. Biriken bu toksiklerin sağlımız için bir şekilde vücuttan atılması gerekir. Sihirli dokunuşlarla bu toksinlerden kurtulmamız elbette mümkün. Bu nokta da devreye detoks suları, detoks çorbaları giriyor. Hemen bunlardan birinin tarifini veriyorum. Malzemeler hemen hemen hepimizin evinde bulunan malzemelerden.


  • 3-4 dilim limon
  • 1 orta boy salatalık
  • 10-15 dal maydanoz
  • 7-8 adet buz parçası
  • 2 litre su
Salatalığı dilimledikten sonra malzemelerin hepsini bir sürahiye dolduruyoruz. Üstüne de suyu ilave edip 3-4 saat buzdolabında bekletiyoruz. Bekleme süresi dolduktan sonra afiyetle içebilirsiniz.

Maydanoz, A, K ve C vitaminleri bakımından zengin bir bitkidir. İdrar söktürücü ve ödem atıcı özelliği vardır. Kansere yakalanma riskini azaltır ve bağışıklık sisteminizi güçlendirir. Gün içerisinde yemeklerinizin yanında da tüketebilirsiniz. Nefes kokusuna iyi gelir.

Limon, C vitamini deposu olan limon gribal enfeksiyonlar için birebirdir diyebiliriz. Bunun yanında kolestrol düşürücü ve yağ yakıcı özelliğinden dolayı obeziteyle savaşta 1 numaradır. Her sabah aç karına 1 bardak suya birkaç damla limon sıkıp tükettiğinizde gün içinde sindiriminizin kolaylaştığını ve metabolizmanızın hızlandığını fark edeceksiniz.

Salatalık, içeriğindeki A karoten ve B karoten sayesinde yaşlanmanızı yavaşlatır. Cilt sağlığı için önemlidir. Cildi nemlendirme özelliği vardır. Cildinize salatalık sürdüğünüzde cidinizin parladığını görebilirsiniz.

Detoks sularını evinizde bulunan istediğiniz bitkiyle yapabilirsiniz. Herhangi bir sınırlaması yoktur. 

20 Ağustos 2015 Perşembe

HEDİYELİK KOKULU SABUNLAR

 Son zamanlarda sıklıkla rastladığımız, kendimin de yaptığı bir işten bahsetmek istiyorum. Günümüzde artık insanlar organizasyonlara büyük önem veriyorlar. Düğün, kına, nişan derken bunlara ilaveten baby shower, 1 yaş, mevlidler de büyük önem kazandı. Hal böyle olunca görsellikte kaçnılmaz oldu. Şekerlerin , lavanta keselerin yerini kokulu butik sabunlar ve kokulu taşlar aldı.İnsanlar bu işten ciddi paralar kazanmaya başladı.
Üstelik yapımı da çok kolay. İster kendi organizasyonlarınız için, ister hobi amaçlı çevrenize hediye edebilirsiniz, isterseniz de bu işten ekmek yersiniz.

Baştan şunu söyliyeyim yapımı kolay desem de ticari amaçlı yapmaya başladığınızda emek ve sabır istiyor. Çevrenizin geniş olması şart. Biraz da ağzınız laf yapmalı. Ürününüzün güzelliğinden ziyade pazarlama kısmı da büyük önem taşıyor. Her işte olduğu gibi işi yapan çoğaldıkça ürün fiyatı da ölü satıcılar yüzünden düşmekte. Ürününüz istediği gibi kaliteli olsa da insanlar için bu gibi şeyler de fiyat uygunluğuna bakmakta. Kalite de haliyle 2. plana düşmekte. Bazıları var ki emeğinizi hiçe sayıp maaliyetin altında sizden ürün almak için pazarlığa tutuşmakta.

Sıkıntılarını bir yana bırakacak olursak çok zevkli bir iş. Yaptığınız ürünleri insanların evinde görünce mutluluk duyuyorsunuz." Peki ben bu sabunları nasıl yapabilirim? " diyenlere ise hemen anlatıyorum. Yapmanız gereken ilk iş malzemelerini temin etmek. "Peki nerede satılır bu malzemeler?". Hemen elimizin altında internet mevcut. 
Almanız gerekenler ,
-eriyebilir opak sabun bazı
-sabun boyası
-esans
-silikon kalıp
-tül
-kurdela
-Alkol(sprey kolonya)

İnternetten alabileceğiniz gibi yaşadığınız şehir de hobi dünyası, el işi gibi malzemeler gibi dükkanlarda da satışları mevcut. İstanbul da oturanlar ise bu konu da daha avantajlı. Eminönünde ki mısır çarşısında malzeme satan çok güzel dükkanlar var. İnternet fiyatlarından daha uygun.


Yapılışından bahsedecek olursak aldığımız eriyebilir opak bazı benmari usulü eritiyoruz. Benmari usulü, geniş bir tencerenin yarısına kadar su dolduruyoruz. Opak bazı koyduğumuz kabı su dolu kabın içine koyuyoruz. Su kaynamaya başladıkça bazımız eşit oranda erimeye başlıyor. Benmari usulü eritmemizin sebebi sıcak su kabın her yerine aynı oranda temas ettiği için homojen erime gösteriyor. Diğer türlü direkt bazı ocakta eritmeye kalkarsak baz homojen erimeden kaynamaya başlar.. Bu istediğimiz bir şey değil.Bazımız eridikten sonra içerisine istediğimiz renk boyayı koyuyoruz.Esansı da aynı şekilde ilave ediyoruz. Bu işlemler tamamlandıktan sonra baz soğumadan silikon kalıplara dökmek gerekir. Esans ve boyayı ekledikten sonra baz da köpürme meydana geliyor. Pürüzsüz sabunlar elde etmek için kalıba sabunu dökmeden önce sprey kolonya sıkmalıyız. Aynı işlemi sabunu kalıba döktükten sonra da yinelemeliyiz. Böylece yüzeyde hava kabarcıkları kalmaz.

Bazın kalitesine göre, 10-15 dk içinde sabun kuruyor. Bundan sonrası sizin hayal dünyanıza kalmış. Tülle süslemenin yanında asetat kutulara da koyabilirsiniz. Tülün maliyeti daha düşük diye tül kullanmayı tercih ediyorum ben. Resimde gördükleriniz yaptıklarımdan birkaçı. Merak edenler ve tam olarak anlamamış olanlara talebe göre fotoğraflı anlatım ve farklı seçeneklerde paylaşım yapabilirim.

  Not düşmek istiyorum, yapımı kolay olsa da kimyasallarla uğraşıyorsunuz. Direkt eritilmiş bazın solunması çok zararlı.Yapmaya karar verdiyseniz eldiven ve maske kullanmanızı tavsiye ederim. Alerji, astım gibi rahatsızlıkları olanlara ise sabun yapmalarını tavsiye etmem. Sağlığınızdan daha önemli değil.Son olarak eklemek isterim bazı erittiğiniz kabı daha sonra kullanmayınız.

14 Ağustos 2015 Cuma

Piaget'in Ahlaki Gelişimi Kuramı


Ahlak gelişimi ile öncelikle Piaget ilgilenmiştir. Piaget'e göre; bilişsel gelişimin ahlaki gelişim için ön koşul olduğu kabul edilir. Çocukların ahlaklı davranışlarından ziyade ahlaki yargı düzeyleriyle ilgilenmiştir. Ahlaki yargı gelişimini ölçmek için çocuklara ahlaki ikilemler ( dilemma, çelişki) içeren öyküler sunmuştur. Piaget ahlaki gelişim kuramını 3 dönemde ele almıştır:

Ahlak Öncesi Dönem (0 - 4/5 yaş):

  • Çocuk benmerkezci eğilimden dolayı başkasının bakış açısını anlayamaz, oyunda ve sosyal yaşamda kuralların varlığından haberdar değildir.
Dışa Bağımlı Evre (Ahlaki Gerçekçilik) (6 - 11 yaş):
  • Çocuk bu dönemde kuralların ve ilişkilerin sorgulanamaz olduğunu düşünmekte ve otoritenin görüşünü aynen kabul etmektedir.
  • 7-8 yaşlarında eşitlik ilkesi devreye girer.
  • Suç - ceza derecesini oranlar.
  • Daha şiddetli cezalandıran suçlar, daha kötü suçtur.
Özerk Ahlak Evresi (Ahlaki Görecelilik) (12 yaş ve üstü):
  • Çocuk kuralların değiştirilemez olmadığını, istenirse anlaşılarak değiştirilebileceğini, kuralların çiğnenmesi durumunda sonuçlara göre değil niyete ve koşullara göre karar verilmesi gerektiğini düşünmektedir.
  • Kuralları her oyunda değiştirme, birlikte belirleme gibi özellikler kazanır.

10 Ağustos 2015 Pazartesi

Konfeksiyon Askısı


     İster kadın olalım ister erkek her evde olması gereken bir üründen bahsetmek istiyorum size. Hepimizin ortak sorunudur sabah kalktığımızda bugün ne giyeceğim ben diye düşünmek. Kıyafet denerken saatlerimizi harcarız. Bu uğurda okula, işe geç kaldığımız bile olmuştur. Gardırop istediği kadar büyük olsun aradığımızı bir türlü bulamayız. Bazen gardırobu düzenlerken altlara sıkışmış bir elbise buluruz. "Aa benim böyle elbisem mi varmış" diye hatta şaşırırız.
  
     Geçenlerde arkadaşıma oturmaya gittim. Gözüme çarptı birden. Hemen soru yağmuruna tuttum .Nereden aldın? Kaça aldın? Kullanışlı mı? diye sorularımla bunaltmayı da ihmal etmedim :) Adının ne olduğunu tam olarak bilmiyordum ama. Özverili araştırmalarım sonucunda adının konfeksiyon askısı olduğunu öğrendim.
İnternetin en güzel yanı da budur herhalde. Her istediğini tek tıkla buluyorsun. Adamlar çok güzel tasarımlar yapmış. Çokta pahalı bir ürün değil. 30 Tl den başlıyor. Özelliğine göre de fiyatta artış gösteriyor. Hemen kendime de sipariş ettim bende. Bakalım gelmesini merakla bekliyorum.

      Biz bayanlara giyinme odası olmadığı sürece gardırop yetersiz geliyor. Tıkış tıkış Gardırobun içinden aradığımızı bulamıyoruz. Üstelik 1 tane kıyafet almak için bütün gardırobu yere indiriyoruz. Düzelttik diyelim yarın sabah, sonraki sabah, bir sonraki sabah gene aynı sorunları yaşıyoruz. Kısır döngüden kurtulmamız mümkün olmuyor.

      Benim gibi zamandan tasarruf etmek isteyenler için şahane bir ürün. Her şey gözünün önünde. Kalkıyorsun, seçiyorsun ve giyiyorsun. Sıfır dağınıklık. Abartısız söylüyorum herkesin evinde mutlaka bir konfeksiyon askısı olmalı. Çok yerde kaplamıyor hem. Şiddetle tavsiye ederim.

8 Ağustos 2015 Cumartesi

Mayasız Hamurdan Bazlama Tarifi


                                                         MALZEMELER:

  • 3 su bardağı un 
  • 1 su bardağı su
  • Tuz
                                                          YAPILIŞI:
  • 3 su bardağı hamur genişçe bir kaba konulur.
  • Tuz atılır.
  • Üzerine 1 su bardağı ılık su ilave edilerek yoğurulmaya başlanır.
  • Kulak memesi kıvamına gelince 4 eşit bezeye ayrılır.
  • Oklava ya da merdane yardımıyla hamur açılır. Hamuru açarken zemine ya da oklavaya yapışmaması için üzerine un serpiştirilir.
  • Resimdeki gibi porselen tabağın ortası büyüklüğünde hamuru açmak yeterlidir.
  • Teflon tava ocakta ısıtılır ve açtığımız hamur tavaya konur. 
  • 1-2 dk gibi bir sürede bir yüzü pişirilir.
  • Sonra diğer yüzü spatula ile çevirilerek diğer yüzünün pişmesi sağlanır.
  • Bu işlemler diğer bezeler için de uygulanır.
  • Ortaya bazlama ile şepit karışımı bir lezzet elde edilir.
     Mutlaka deneminizi tavsiye ederim. Haydi afiyet olsun.

Yeşil Mercimek Yemeği



    Yeşil mercimek, bir kuru bakliyat çeşididir ve saymakla bitmeyecek derece de faydası vardır. Tam bir protein deposudur ve lif kaynağı bakımından oldukça zengindir. Etle eşdeğer proteine sahiptir. İçerisindeki yararlı karbonhidratlar sayesinde yavaş sindirilir ve uzun süreli tokluk sağlar.Diyet listelerinin başını çeker. Ayrıca kolesterol düşürücü ve tansiyon dengeleyici özelliği de mevcuttur. Yeşil mercimek bakliyatların kraliçesidir diyebiliriz.

   Bu kadar faydası olan bir besinin yemeğini yapmasaydık haksızlık olurdu. Gönlüm elvermedi ve kolları sıvadım.Sonuçtan hem ben memnun kaldım hem de kraliçe.

    Gelelim kraliçenin malzemelerine:
-1,5 su bardağı yeşil mercimek
-Su
-2 küçük boy soğan
-2 tane yeşil biber
-1 yemek kaşığı salça
-Tuz
-3 yemek kaşığı sıvı yağ
   
     Yapılışı: İlk olarak mercimeklerimizin içerisinde taş var mı diye iyice kontrol ediyoruz. Taşları kontrol edilen mercimekler yıkanmaya alınır  ve derince bir tencereye konulur. Üzerine tencerenin ağzına kadar su doldurulur. 1 tatlı kaşığı kadar tuz atılır. Mercimekler haşlanmaya bırakılır. Mercimeklerin haşlandığını anlamak için tadına bakarız. Yumuşamışsa haşlanmıştır.30 dk gibi bir süre yeterlidir. Haşlanılan mercimekler süzgeçle süzülür. Daha sonra soğanlar ve biberler istenilen şekilde doğranır. Tencereye 3 yemek kaşığı kadar sıvı yağ konur. Soğanlar ve biberler tencereye konarak yağ ile sotelenir. 1 çorba kaşığı salça da ilave edilerek kavrulmaya devam edilir. Tencere ye haşlanmış mercimekler de ilave edilir. Bütün malzemeler tencere de iyice karıştırılır. Karışımın üstüne sıcak su ilave edilir. Sıcak su miktarı malzemelerin 3 parmak üstünde olacak şekilde ayarlanır. 20 dk gibi bir süre orta ateşte pişmeye bırakılır. Ocaktan almaya yakın 1 çay kaşığı tuz konur. Yemeği lezzetlendirmek için baharat ilavesi de yapılabilir.Yemeğimiz servis edilmeye hazır. Hadi afiyet olsun.

6 Ağustos 2015 Perşembe

KAVİTASYON ile Bölgesel İncelme


  Size kendimin de yaptırdığı bir yöntemden bahsetmek istiyorum. Kiminiz ilk defa duymuş olabilir. Kimimiz bu konu hakkında tez bile yazabilir. Nedir bu yöntem? gibi soruları duyar gibiyim. Evet bu yöntem Kavitasyon ile bölgesel incelme.
 
    Bu yöntemle 3 yıl önce sokakta gezerken, güzellik salonu için broşür dağıtan arkadaşların yaptırmanıza gerek yok. Bir kere dinleyin yeter demesiyle tanıştığım bir yöntem. o sıralarda ciddi anlamda kilolarımla başım dertte. Rahatsızlığım için belli bir dönem ilaç kullanmak zorunda kalmıştım. İlaçların yan etkisiyle hızla kilo almaya başladım. 52 kilodan 3-4 ay içinde 65 kiloyu gördüm. Benim boyum 1.65 ve ince kemikli bir bayanım. İnce kemikli bayanların en büyük dez avantajı 1 kilo alırsan o 3 kiloymuş gibi gözüküyor üzerinizde.

   İlk başlarda yaptırıp yaptırmamak konusunda tereddütler yaşadım. Spor salonuna yazıldım. 1 ay gittim. Spordan gelince karnım çok acıkıyordu . Bu sefer daha çok yemeye başladım. Spor için en az 6 ayımı ayırmam gerekiyordu. Benim o kadar sabrım yoktu. Diyet deseniz Allah hak getire. Mide genişlemiş artık. Doymak bilmiyor. İradem de biraz zayıftı benim yemek konusunda. Sonunda kavitasyonu yaptırmaya karar verdim.

    Bu yöntemin temel amacı vücuttaki yağları tespit etmek, parçalamak ve vücuttan atılımını sağlamak. Vücuttan atılması da ter bezleri ya da idrarla gerçekleşiyor. KAVİTASYON, tam olarak ses dalgaları yardımıyla bölgesel incelmeyi sağlayan, cerrahi olmayan bir yöntemdir. Bu işlemi ben güvenilir bir güzellik salonunda yaptırdım. İlk başta kilonuzu ve boyunuzu ölçüyorlar. Çıkan sonuca göre size seviye veriyorlar. Bu yöntem 3 seviyeden oluşuyor. Kilonuza göre seviye 1, seviye 2 ve seviye 3 olarak kategorize ediliyorsunuz. Seviye olarak ayrılmasının sebebi hem seans sayınızda artış oluyor hem de ücrette oynama yapılıyor. Ben seviye 2 olarak çıkmıştım ve 550 tl gibi bir ücret ödemiştim toplam gittiğim süre için.
 
     Hafta da 1 ana 1 ara seans olarak iki seans konulmuştu. Ana seansı kavitasyon yapıldığı gün oluşturuyordu. Seansa girmeden önce kilonuza ve bölgelerinizin santimsel olarak kalınlığı ölçlüyor. Estetisyeninizin elinde adınıza oluşturulmuş dosyalar mevcut. Kavitasyondan önce ve kavitasyondan önce diye ölçümleriniz yazılıyor. Kavitasyon cihazı ultrason cihazına bezeyen bir alet. Ölçümleriniz alındıktan sonra sorunlu bölgelerinize jel sürülüyor ve ilk 10-15 dk yağ tespiti yapılıyor. Cihazı sorunlu bölgelerinizde gezdiriyorlar. Yağ tespiti yapıldıktan sonra sıra 15-30 dk arası yağ yıkımı gerçekleşiyor. Cihazın kendi ayarları var. Akıllı birazcık :) Geri kalan 15 - 20 dk gibi bir süre de de yağ atılımı için işlem yapılıyor. Böylece 1 saate tamamlanıyor. Kesinlikle cerrahi olmayan bir işlem ve vücudun dış kısmından uygulanıyor. İğne vs tarzında bir şey kullanılmıyor. Acısız bir yöntem diyebilirim.

    Ana seans bu şekilde tamamlanmış oluyor. Seanstan sonra tekrar ölçümleriniz alınıyor. Beni en çok şaşırtan da bu olmuştur. Başkası dese inanmam ama gözlerimle kilo kaybını ve santimsel olarak inceldiğimi görünce ilk şok olmuştum. İlk seansta bile değişimi görebiliyorsunuz. Tek sıkıntım seans sırasında sürekli tuvalete gitme ihtiyacı duyuyorsunuz. Bu güzel bir şey aslında. Metabolizmanın çalışmaya başladığının göstergesidir.

    Ara seansta ise kavıtasyona girmiyorsunuz. Yosun battaniyeleri, kasları uyarmak için küçük elektro şok veren cihazlar ki hepsi masaj niteliğinde. Daha aklıma gelmeyen bakımlara giriyorsunuz. Ben severek gidiyordum seanslara. Spa ya ya da  masaj salonuna gidiyormuş gibi rahatlatıyordu insanı.

     Her şey de olduğu gibi kavitasyonda da uyulması gereken bazı kurallar var. En önemlisi kesinlikle bol bol su içmek. Vücuttan atılım yapılabilmesi için suya ihtiyaç var. Kavitasyon seansına girdikten iki gün boyunca yağsız yemeye özen gösterirseniz daha çok verim alırsınız. Vücut zaten yağ ihtiyacını parçalanmış yağlardan karşılayacaktır. Dışardan takviye yapmaya hiç gerek yok. Bir de estetisyenim bana spor yapmamam gerektiğini söylemişti seanslar bitinceye kadar. Bunu çok sorgulamıştım ben. Hem zayıflarım hem kas kütlem artar diye düşünüyordum. Meğersem yağlar atılmadan kasa çevrilirse bu sefer kası eritmek daha zor olduğu için istenilen zayıflık sağlanamıyormuş. Geç de olsa bunu öğrendim. Regl dönemlerinde de seans konulmuyor hiçbir şekilde. Bunun nedenini tam olarak bilmiyorum ama vücudun hassaslığından kaynaklanıyor olabilir.

     Toplamda 2 ay gibi bir süre seanslara girdim.Ve sonuç benim için mükemmeldi. 2 ay gibi bir sürede 65 kilodan 54 kiloya inmiştim. Santimsel olarak 10-12 cm incelme oldu. Çok hızlı kilo kesinlikle vermiyorsunuz. Hafta da 1 kilo ya da 10 günde 1 kilo şeklinde gidiyor. Tabi kilo oranına göre verme hızı da değişim gösterebilir. Sağlıklısı da yavaş vermek zaten. Ama kilo vermediğinizde bile cm olarak inceldiğinizi görebilirsiniz. Selülit için de harika bir çözüm. Vücutta deforme, çökme ya da sarkma gibi bir şey görmeniz mümkün değil. Aksine dirileşiyorsunuz ve sıkı bir görüntünüz oluyor.

      Sonuç mu? Üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen ben hala  54 kiloyum :) Ara ara ölçüyü kaçırdığım zamanlar oluyor. Maksimum 57 ye çıktım. Ama onu da biraz rejim biraz sporla vermem çok kolay oluyor.
Gerçekten bir kadının en kıymetli varlığı bedeni. Ayna da kendinizi beğenmediğinizde mutsuz oluyorsunuz. Mutsuzluğunuz çevreye de yansıyor. Ayrıca bütün hastalıkların anası da kilo. Spor salonlarına gitmeniz şart değil. Her gün 45 dk yürüyüş, birazcıkta yediklerimize özen gösterdiğimizde hiçbir sorun kalmıyor. Bedenlerimiz bize emanet ve lüften kıymetini kaybetmeden bilelim. En iyi şekilde bakmaya özen gösterelim. Büyüklerimizin de dediği gibi her şeyin başı sağlık...

HERAKLİT'in Yaratıcı Görüşleri

      
        M.Ö. yaklaşık 500 lü yıllarda yaşayan Yunan filozof Heraklit' in birbirinden ilginç görüşleri maddeler halinde topladığımızda karmaşık epigramları ortaya çıktı:
  1. Kozmos olay örgüleri şeklinde bizimle konuşur.
  2. Beklenmeyeni bekleyin yoksa onu hiç bulamazsınız.
  3. Her şey değişir.
  4. Aynı nehirde iki defa yıkanamazsınız.
  5. Zıtlıktan fayda doğar.
  6. Birbiriyle bağlantısız gözüken şeyleri birleştirdiğimizde mükemmel uyumu bulmuş oluruz.
  7. Her şey dumana dönüşse burun en zeki organımız olurdu.
  8. Güneş, sınırlarını aşamaz çünkü gazap melekleri ve adaletin temsilcileri bunu eninde sonunda öğrenir.
  9. Bilgeliği sevenler zihinlerini olabildiğince fazla şeye açmalıdır.
  10. Kendi içime baktım.
  11. Çok fazla şey bilmek daha fazla anlayış getirmez.
  12. Pek çokları ellerinin arasında olanı görmekten acizdirler.
  13. Güneş olmadığında yıldızları görebiliriz.
  14. En düzenli şey rastgele dizilmiş bir süprüntü yığınıdır.
  15. Her şey gerçek doğasını gizlemeyi tercih eder.
  16. Hayata bir çocuk oyunu gibi yaklaşıp sürekli parçaların yerini değiştirenler kralların gücüne sahiptirler.
  17. Deniz suyu hem saf hem de kirlidir;balık için içilebilir bir yaşam kaynağıdır, insanlar içinse içilemez ve öldürücüdür.
  18. Bir çemberde, bitiş noktası aynı zamanda başlangıç noktası da olabilir.
  19. Sağlığı güzel yapan hastalık, tokluğu istenir kılan açlık ve dinlenmeyi özlenir yapan da yorgunluktur.
  20. Doktor ızdırabı geçirmek için acı verir.
  21. Yukarı ve aşağı giden yolların hepsi birdir.
  22. Her şey değişerek dinlenir.
  23. Arpa şarabı karıştırılmadığı zaman bozulur.
  24. Uyanıkken aynı evreni paylaşırız ancak uyurken hepimiz kendimize ait dünyalara gideriz.
  25. Köpekler anlamadıkları şeylere havlarlar.
  26. Eşek; çöpü, altına tercih eder.
  27. Yürüyen her hayvan belli bir amaca kamçıyla yönlendirilir.
  28. Karakteriniz kaderinizdir.
  29. Her gün yeni bir güneş doğar.
  30. Yangından önce bile söndürülmesi gereken bir şey var o da kibirdir.

5 Ağustos 2015 Çarşamba

Sunumda Daha Etkili Olmanın Kanıtlanmış Dört Yolu


      İş dünyasına atıldınız ve müşterinize sunum yapmanız gerekiyor. Daha etkili bir sunum nasıl olur sorusuna aşağıdaki maddelerden yararlanarak işinizi kolaylaştırabilirsiniz.

1. Size ait olan değerli bir şeyi (bir ürününüzü, hizmetinizi ya da fikrinizi) olabildiğince hızlı, müşterinizin eline verin ya da aklına sokun. İnsanlar bir şeyi ellerine alıp değerlendirdiklerinde, ona sahip olmadan öncesine göre, o şeyi çok daha değerli bulurlar.

2. Müşterinin aklında ürüne ya da hizmete sahip olduğu izlemini bırakacak bir resim çizmeye çalışın. Böylece ürün ya da hizmetinizin statüko  olduğunu düşünmeye başlarlar: "Çim biçme makinemiz olduğunda, eski makinenizin biçemediği tüm abani otlardan kurtulacaksınız."

3. Eğer karşınızdaki kişi sizinle iş yapmak istemezse, biraz olsun gerginlik yaratacak resimler çizin. Başka bir ifadeyle, eğer müşteri sizinle iş yapmazsa ne kaybeder?

4. Fırsat masraflarını cebinizden çıkan parayla karıştırmayın. Müşteriniz bu ikisini birbirine karıştırmıyor ve sizin ürününüzü nasıl tanıttığınızı çok yakından takip ediyor.

    4 maddeyi öğrendiğinize göre size düşen görev bunları uygulamak. Bakalım ne kadar başarılı olabileceksiniz.

Kaynakça:İstediğiniz kişiye 8 dakika da nasıl evet dedirtirsiniz?, Kevin Hogan

Ömür Boyu Sürecek Muhteşem Bir İlk İzlenim Bırakmanın On Üç Sırrı

      
                  Ömür Boyu Sürecek Muhteşem Bir İlk İzlenim Bırakmanın On Üç Sırrı
       
         İster bir kişiyle ilk kez tanışıyor, ister  daha önce tanıştığınız biriyle bir araya geliyor olun, ilk birkaç dakika sonuç için çok önemlidir, hatta sonucun ta kendisi olduğu bile söylenebilir. Harvard Üniversitesi'nde yapılan araştırmalara göre, bir karşılaşmanın ilk 30 saniyesi çok önemli.

        Bunu aklınızda tutarak aşağıdaki tavsiyeleri uygularsanız, mesajınızı doğru iletme ve "evet" yanıtını alma olasılığınız artacaktır:

   1. Müşterinizin nasıl giyineceğini düşünün ve ondan yaklaşık %10 daha iyi giyinin. Fazla şık ya da fazla spor giyinmeyin. Bunları her ikisi de müşteri tarafından saygısızlık olarak algılanır.

   2. İnsanlar en çok, karşılarındaki kişinin kendilerine benzediğini, benzer inançlara ve değer yargılarına sahip olduğunu hissettiklerinde rahat olurlar.Müşterinizin değer sistemiyle ilgili tahminler yapın ve onunla konuşurken bu değerleri övmeseniz bile aklınızda bulundurun.

   3. Müşterinizle buluştuğunuzda açılmamış bir kitap kadar saf ve temiz olmalısınız. Yani temiz kokmalısınız (bunun için kendinizi parfüm şişesine boğmanıza gerek yok), saçlarınız taranmış olmalı; üzgün olmamalısınız; iyi bir görüntüye sahip olmalısınız.

   4. Konuştuğunuz kişinin sizinle iş yaparken en çok neye önem verdiğini öğrenin ve ürününüzün bunlarla ilişkisini kurmaya çalışın. "Benimle çalışırken en çok önemsediğiniz şey nedir?" sorusu size yol gösterecektir.

   5. Müşterinize, iyi hizmet alıp almadığını hangi ölçütlerle değerlendirdiğini sorun. Eğer hızlı hizmetin önemli olduğunu söylerse, bu kez "Hızlı hizmetin ne olduğuna nasıl karar veriyorsunuz?" diye sorun.

   6. Müşterinize, en iyi ve en hızlı hizmeti verirseniz, sizinle çalışıp çalışmayacağını sorun. Eğer olumsuz yanıt alırsanız, hizmette asıl değer verdiği şeyin ne olduğunu sorun.

   7. Müşterinizin, ürününüze ne için ihtiyaç duyduğunu bildiğinize emin olun. İhtiyaçlar ve değerler genellikle birbirinden farklıdır ve önemli olan  ürününüzün müşteri için ne yapabileceği değil, yeterliliği sağlamak için ne yapması gerektiğini bilmektir. "Ürünümüzün mutlaka yapması gereken bir şey seçecek olsaydınız, bu ne olurdu?" sorusu size yardımcı olabilir.

   8. Müşterinizin konuşma hızını ve düzenini (genellikle birbiriyle benzerdir) iyi takip edin ve buna ayak uydurun. Eğer müşteriniz yavaş konuşan biriyse, bilgileri değerlendirmesine fırsat vermeyecek kadar hızlı konuşup dikkatini dağıtmayın. Eğer müşteri hızlı düşünen ve konuşan biriyse, yavaş konuşarak onu sıkmaktan kaçının.

    9. Eğer müşterinizle buluşmak için herhangi bir nedenden dolayı heyecanlıysanız, büyük ihtimalle müşterinizde öyledir. Beynin iletme sisteminden faydalanın ve el sıkışırken, otururken, konuşurken müşteriyi sağınızda tutmaya çalışın. Bu, her ikinizin de sol beyniniz daha faal biçimde kullanmanıza, bu yolla rahatlamanıza ve daha analitik olmanıza yardımcı olacaktır.

   10. İster kadın, ister erkek olun eğer bir kadınla buluşuyorsanız, göz seviyenizin onunkinin altında olmasına özen gösterin. Araştırmalar, tüm kadınların, göz seviyeleri etraftakilerden yukarıda olduğunda kendilerini daha rahat ve daha az tehdit altında hissettiklerini gösteriyor.

   11. Müşterileriniz bir nedenden dolayı duygulanır ya da kızarsa, kendi tepkinizin onlarınkinden yüksek olmasına izin vermeyin. Tepkilerini paylaşın, ama ölçümü olun. "Belediye beş milyar vergi mi alıyor? Bu da nereden çıktı" gibi bir cümle kıvamındadır.

   12. Müşterinizin iş terminolojisini bilin, en azından kulak aşinalığınızın olmasına özen gösterin. Araştırmalar, müşteriyle aynı terimleri kullananların "içerden biri" izlenimi bıraktığını ve onlara "evet" denme olasılığının arttığını gösteriyor.

   13. Müşterinize, onun ilgi alanlarına, girişimlerine ve işlerine samimi bir ilgiyle yaklaşın ve etkilendiğinizi belli edin. Çalıştığınız kişiyle aranızda öznel bir bağ yaratmak için, samimi ve şefkatli bir ilgi kadar etkileyici bir şey yoktur.


   KAYNAKÇA:İstediğiniz kişiye 8 dakikada nasıl evet dedirtirsiniz? ,Kevin Hogan
         

4 Ağustos 2015 Salı

Ahmet Batman-Soğuk Kahve


 Ahmet Batman-Soğuk Kahve

  Size geçte olsa okuduğum bu kitaptan bahsetmek istiyorum. Okuduktan sonra şunu fark ettim. Kitap pek benim tarzım olan bir kitap değil. Ben daha çok kişisel gelişim kitaplarını okumaktan hoşlanıyorum. Ama böyle olması kitabın kötü olduğu anlamına da gelmiyor.Özellikle yazarın ince zekası kendine hayran bıraktırıyor. Her okuyan kendinden bir nebze de olsa bir şeyler bulabilir.Kitapta hoşuma giden cümlelerin altını çizdim bende ve bunları sizin için derledim. 
    
  "Hayatta insanı mutlu etmek için çok fazla seçenek var."
  
 "Atılan her adım bir başlangıç,her başlangıç ise bir beklentidir."

  "Başarısız olmak tekrar kendine dönmek demektir."

  "Her ilişki bir merhaba ile bir hoşça kal arasında yaşanır ve kal genelde hayır demez."

  "Herkes sevildiği kadar değişebilir de ve yine herkes değiştiği kadar ayrılığa mecbur kalır."

  "Benim her şeyden önce bir aklım var."

  "Doğum tarihimle ölüm tarihimin arasındaki kısa çizgiye bir aşk sığdırabilirsem ne ala..."

 "Belki de kaybettiklerine üzülmek için ayıracağın zamanı kazanabileceklerin için harcamalısın."

  "Karşındaki seni çözene kadar varsın,çözüldükten sonrası hep bir sıradanlık."
    
   " Çok adisiniz pembe rujlar, çekici kılıyorsunuz dudakları."

   "Hayatımızda ne kadar insan olursa olsun,istediğimiz an yalnız kalırız."

   "Ve belki de hayatının aşkı bugün senle aynı anda su içti."
  
 "Her an hayal ettiğin insanı aslında çok eski yatak hikayelerinde kaybetmişsindir."
   
 "İnsan unutmak istediklerini değil,hayatının ona unutturduklarını unutur."
   
   "Hayat, hayatımızda olan insanlara rağmen yalnız olduğumuzu anladığımız anda başlar."
    
  "Eski sevgiliyi çok özleyip,içinden mesai atma isteği geldiğinde devreye giren otomatik fren sistemine GURUR denir."

    "Ben aynı ben ama eksildim biraz,kısacası senin dönecek yüzün olsa bile benim seni koyacak bir yerim yok."

    "Başkalarına beddua etmek için harcadığın zamanı,kendi haline şükretmek için dua ederek harcamalısın."

    "Beddua etmeye vakti kalmamalı insanın..."

    "Kabullen artık sen değerlisin."

    "Bir insanın sana verebileceği en güzel şey güvendir."

    "Onların giremediği yer senin çıkamadığın yer olsun."

    "Gelecekteki sevgiliye not:Hoşgeldin"
  
   "Bir kızı çok severek mutlu edemezsiniz.Ona diğerlerinden farklı olduğunu hissettirin."

  "Kıskançlık bazen güzel görünebilir ama çoğu zaman yıpratıcıdır."

    "Sen onu yaşıyorsun,onun kimi yaşadığının önemi yok."

   "Ey sevgili,nerede ne kusurum varsa gördün,kendi kusurlarına kördün."

   "Karşındaki seni çözmemeli ve onun seni çok sevmesi için çaba göstermemelisin."

   "Aşka pek inanmam ama diğerlerinden daha çok sevmem gereken bir kız olduğuna inanıyorum."

   "Bir yer olmalı,insanların birbiriyle konuşmadığı ,kitap okuyup kahve yudumladığı, etrafındakilerin dilini bilmediği ve mutlu olduğu..."

    "Hayat sana,senin istediklerini değil,kendi istediklerini verir.Buna da KADER denir."

  "Aldatılmak onun sadece başka birisiyle sevişmesi değildir.Senle yemediği tatlıyı başkasıyla yiyorsa bu bile aldatılmaktır,yeter ki hissetmeyi bil." 

    "Gelecekteki sevgiliye not: Gitmek için gelme."

    "Ve hayat birine ait olmaktan çok sahip olduğunuzda ciddiye alınır.Sahip olmak sorumluluk ister ama ait olmak insanın kendinden kaçışıdır."

   "Ve bir cümlenin ne anlattığından çok,senin o cümleyi nerenden anladığın önemlidir." 

 "Sevgiliniz olduğunda özgürlüğünüzün bir parçasını kaybedersiniz."

   "Herkesin hayatına kattığı en az bir cümlesi olmalı..."

   "İki mükemmel insan asla birlikte olamaz.Çünkü mükemmel kadın 1. seferde evet demez,mükemmel erkekse 2. şansı vermez...Anton Çehov..."

  "Gelecekteki sevgiliye not:Mükemmel misin?"

  "Mutluluk ölçülebilir bir şey değil."

  "Hayalin bir kızın göğsüne dokunmaktan ibaret olabilir ama unutma ki o göğsün altında bir kalp var."

   "Çünkü her beklenti sonunda kalp kırar."

 "Önyargı hayattaki her şeyin önüne geçebilecek kadar güçlü bir saçmalık."

 *"Açık sözlü olduğunuzda kaybettiğiniz her şey,aslında kazandığınız bir değerdir ve çoğu insan değersizliği seçtiğinden açık sözlü olamaz."

   "Ve bedeni yöneten beyinden önce ruh."

   *"El alem ne der diye düşündüğün sürece, aldığın kararlara asla kendi kararların diyemezsin."

   "Ve hiçbir adam tam anlamıyla bir kıza ait olamaz."

   "Böyle uyurken tam düşecek gibi oluruz ve uyanırız ya,işte ona aşk diyebiliriz."

  *"'Çok çapkınım ya'diye övünen adam çok net bir gerizekalıdır."

  "Üşürsen kendine sarıl,ısınamazsan beni ara."

  *"Sonra dedim ki,'bana kahvem yeter,gidebilirsin bebeğim."

  *"Zaten bir erkek seks benim için ikinci planda geliyor diyorsa;o erkeğin birinci planı yoktur.Hepimiz orjinal g*tleriz."
  
  *"Birine 'G*tün tekisin' diyorsam,oradaki yıldız sansür değil,o kişini yıldızlı bir göt olduğunun belirtisidir.Yıldızlar pekiyi gibi."

  "Karşına çıkan hiç kimse sana bir başkasını unutturamaz.Senin unutma günün gelmiştir."

   Genel olarak hoşuma giden kısımlar bunlar. * lı kısımlar ve gelecekteki sevgiliye gönderilen kısımlar daha çok beğendiğim kısımlar.Zaten kitap olay örgüsü içinde ilerlemiyor.Yazar da kitabı bu amaçlı yazdığını söylüyor. Herkesin kendisiyle ilgili birşeyler bulabilsin ve rastgele istediği bir kısmı okuyabilsin diye. 

    Dediğim gibi benim hoşuma giden bunlar. Sizlerin ki ne acaba? En kısa zamanda okumanız dileğiyle..


    
   

2 Ağustos 2015 Pazar

URBAN sıvı saç kremi


        Şüphesiz bir kadının en önemli aksesuarı saçlarıdır. İster kısa olsun ister uzun olsun gözümüz gibi bakarız onlara. Bu uğurda her yolu deneriz. Gerek kozmetik gerekse bitkisel.Duyduğumuz her formülü hiç çekinmeden deneriz.

        Temiz ve parlak saçlar sağlığında göstergesidir aslında.Ama bazen her yöntemi denesekte istediğimiz sonucu elde edemeyiz. Bu da çileden çıkmamız için yeter de artar bile.Yanlış beslenme, stres, şehir yaşamı, saç boyaları derken liste uzar gider. Hele ki şu yaz günlerinde güneş ışınları bile güzelim saçlarımızın mahvolması için bir etmendir.
     
         Benim gibi saçlarında boya olanlar çok iyi bilirler ki banyodan sonra saç taramak tam bir zulümdür. Saç saç olmaktan çıkmış koyun kılına dönmüştür. Tiftik tiftik olmuştur. Böyle durumlarda en büyük kurtarıcılar sıvı saç kremleridir.

         Geçenler de Gratis i geziyordum. Birden gözüme URBAN Care ürünlerindeki indirimler çarptı. Genelde bir ürünü indirimdeyken almak çok daha avatajlı geliyor bana. Hemen incelemeye koyuldum. 3 farklı ürünüyle karşılaştım.İçlerinden kendime en uygunun pembe kapaklı ürün olduğuna karar verdim.
       
            URBAN Care Keratin Sıvı Saç Kremi, adında anlaşıldığı gibi Keratin içeren özel bir formüle sahip. Gerçekten de saçı yumuşacık yapıyor ve saçı nemlendirme özelliği var. Aşırı yıpranmış saçlar için üretilmiş bir ürün ve saçın onarılmasında etkili. Saça parlak bir görünüm de kazandırıyor. İlk defa denediğim bir ürün ama aşık oldum diyebililirim. Islak yada kuru saça uygulanabiliyor. Gün içinde istediğiniz kadar kullanabilirsiniz. Ayrıca çok hoş bir kokusu var. Sırf kokusu için bile kullanılabilir diyebilirim. Birde gerçekten saçı hiç ağırlaştırmıyor. Bu yönünü de çok sevdim.
           
             Mavi kapaklı ve kahverengi kapaklı ürünü denemediğim için şimdilik birşey diyemiyorum. Ama bu biter bitmez hemen diğerlerini de denemek istiyiyorum. Ürünü Gratis ten çok güzel bir fiyata aldım. 7,90 Tl gibi bir fiyattı. Boyalı saçlar için çok güzel bir ürün. Ben kullanmaya başlayalı 1 hafta olmasına rağmen farkı hissettim. Abarttığımı düşünebilirsiniz ama denedikten sonra hak vereceğinizi düşünüyorum.
            Gelişmeleri size yazmaya devam edeceğim.Şimdilik sağlıcakla kalın..
       
       

1 Ağustos 2015 Cumartesi

Kolay Krep Tarifi

      Bazı keşifler vardır kim bulduysa Allah ondan razı olsun dediğimiz. Bana göre de krep öyle. Malum öğrencilik. Evde ne varsa onu değerlendirmenin peşine düşeriz. Bu yolda birçok yeni şey öğreniriz. Öğrenmeye de devam ediyoruz..

      Sabah kalktım baktım evde ekmek yok. Almaya da çok üşendim. Ne yesem ne yesem derken aklıma krep geldi.Hemen kolları sıvadım başladım yapmaya..Malzemeler hepimizin evinde kolaya bulabileceğimiz şeyler. Öğrenci evinde bile :)

     Malzemelere gelirsek;
     -2 su bardağı un
     -2 su bardağı su
     -1 adet yumurta
      -tuz
      -pişirmek için yağ

      Yapılışı ise 2 bardak unumuzu derin bir kaba koyuyoruz. Üzerine 2 su bardağı suyu ilave edip çırpıyoruz. Topaklar gidinceye kadar çırptıktan sonra karışımın üstüne yumurtayı ekliyoruz. İstenilen miktarda tuzu da ekleyip karıştırmaya devam ediyoruz. Krep tavası yada herhangi bir teflon tavayı ocakta ısıtıyoruz. İyice ısınan tavaya 1 kepçe krep hamurumuzdan döküp pişiriyoruz. Daha sonra diğer yüzünü çevirip orayı da pişiriyoruz. Yağ meselesine gelirsek tavaya çok az yağ koyup üzerine hamuru da dökebiliriz. Tava teflon olduğu için ben gerek duymadım. Yağ tercihi ise sizin damak zevkinize kalmış. Sıvı yağ, margarin, tereyağ, zeytinyağı vb. tercihler arasında sıralanabilir. Krep için 2 bardak su yerine 1 bardak su, 1 bardak süt de konulabilir. Ben hiç denemedim o yüzden yorum yapamıyorum. Bu arada bu malzemelerden 6 tane krep çıkıyor. İster reçelle yiyin ister peynirle. Tercih sizin efendim, afiyetle yiyiniz.